İlker Gelik

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

olmayacaksa, inan hiç başlamayalım.
böylesi daha iyi,
yalnız,
sessiz,
aciz..
olsun..
lütfen, bu sefer sadece seninle olsun..
bitmeyecekmiş gibi,
hiç başlamamışcasına..

uzun süreli aşk muharebelerine katılmamışız da,
o yollardan hiç yürümemişiz gibi sanki..
yürümeyi öğrenememiş gibi hatta
emekleyerek, 
sürünerek gelelim birbirimize..

öylesine olsun ki bu sefer,
birbirimizden başka kimsemiz olmasın.
olsun, diyebilelim hatalarımıza
ve
ölsün, diye bahsetmek zorunda kalmayalım insanlara..

bu sefer olsun istiyorum ama
olmayacaksa da zorlamanın bir manası yok inan.
aslında,yola manaya sahip şeylerden çıkacak olduktan sonra,
bulunduğum yerden iki karış ileri gidemeyeceğim malum.
olsun..
illa anlamlı olacaksa,
anlamsız yere sevelim birbirimizi!

olumlu fikirlerim var geleceğe dair.
yaptığım hataların ardından,
nasihat bağlamında edilen "geleceğini düşün" emirlerini,
hep seni hissederek alıyorum kulağımdan içeri.
bana geleceğini düşünüyorum..
işte o an, düşünülmeyecek kadar hayal ürünü olan
çok güzel ülkeler keşfediyorum içimde.
kuruyorum, yönetiyorum, elimden kaybediyorum..
biliyorsun..
iktidarsızlık problemim;
kalbimdeki cumhurbaşkanlığını ilan edişinin üçüncü gününde,
beni terk etmiş olmandı.

olsun..

niyetin ciddiyse,
bir sefer daha olsun, zarar gelmez.
zaten bu saatten sonra, 
gelse de farketmez..

olmayacağını düşünüyorsan şayet,
kendini ölümüme şahit et!
haklısın, zorla sevecek değilsin
ama bir rica,
bir temenni, 
bir dilek kipi olarak hisset kendini..
kurduğum cümlelerde kendine yuva kur,
tek bir eylem ile yaşlanalım seninle..

yaşlanalım ve ölümden bahsedelim,
ayrı kalmak olsun tek korkumuz,
ölümden bahsedelim
ve artık ben,
hayal kuramayacak kadar yaşamış olayım seni.
birlikte yaşlanmaya başlarsak merak etme,
ben çok kalmayacağım zaten.

neyse..
olmayacak biliyorum
başlanmaması gerekiyordu, onu da biliyorum..
ama nasıl derler,
başlamak bitirmenin yarısıdır diye.
sanırım ben sana fazla başladım,
eksik tamamladım..

olsun..
kirlendiğin kadar, temizliğimsin artık!

bak, nefes alamıyorum
sigaramın dumanına karışarak kirleniyorsun,
bak, çok ileri gidiyorsun kalbimden.
benim aşkım ağzımda değil,
kursağımda da olmasın.
bak, kalp yolumu sahil yolu da yaparım,
banklar kurarım dinlenmen için,
salıncaklar kurarım içindeki çocukluğu dindirebilmen için,
trafiğin olurum, sıkıştırırım belki.

ama ne olur, 
artık bakmasan da olur
sadece kalbime doğru in,
kursağımda kalma artık!

Yalnızlığın doğasında sen varsın. Seninle ritmi hızlanan her kalp; detone olunan şarkılara eşlik eder.

Sen susarsan; ben susarım. Ve biz ne zaman sussak konuşulmaya başlanır. Üstünü karaladığın hayatımın altını çizme şimdi. Yokluğunun dem vurduğu ilk sabahtan beri kayda değer bir gelişme yok hayatımda. Önemli bir noktam yok, önemli paragraflarım var artık seninle dolup taşan..

Natürmort bir çalışmadır; seni sevmeye çabalamak. Hayatına getireceğim hareketlere tepkisiz kalacak gibisin. Askıda unutulan şemsiyeyim sana açıldıkça.

Ah, hayat ne tuhaf, ne zaman sana açılacak olsam yağmur yağmıyor. Gök gürültüsünden öteye gidemiyorum sana sevgimi susuyorken.

Sağanak olup yağamıyorum, sığınacak yer bırakmadığından.

Yalnızlığının tadını almak; aşkın gurmesi olmaktır. Elbette bunu hiçbir zaman bilemeyeceksin. Elmacık kemiğini öpebildin mi hiç? Dudaklarına şiir okuyup, gözlerindeki anlamsız telaşın bilmecesini çözmeye çalışırken; kirpiklerini sayma fırsatın oldu mu? Sen hiç seninle şarap içtin mi? Galata'dan yansıyan güneş parıltısıyla kendi gülüşünde boy verdin mi? Bunları yaşayamamış olman hayatında büyük bir eksiklik ve senin eksikliğin benim fazlalığım artık.

Bu yüzden, böylesine alışmışken, böyle derin yaşamışken seninle her şeyi; bırak biraz yalnız kalayım bebeğim; yalnızlık da senden gelir..

 

Affet beni. Sana karşı bu duyguları yaşarken, aramızdaki samimiyeti hiçe saydığım için..

Sen bu satırları okurken ben, çok uzaklarda olmayacağım. Çünkü hiçbir şey, bahanem olamaz senden gitmek için. Kalbin, ilk günkü gibi durmuyor içimde. Ne yapacağına karar veremeyecek ve sürekli senin yerine koymaya çalışarak farklı kalplere koşuşturacak kadar hiperaktif duygulara sahibim sana karşı. Ne yazık ki sevgilim, yatakta durduğun gibi durmuyorsun. Uyurken bile yaramazlık yapacak kadar çocuksu duygulara sahipsin. Ve ben en çok bunu seviyorum..

Seni gördüğüm günden beri, evliyim diyorum herkese.Sıcacık ve mutlu yuvamın olduğunu,hatta öldükten sonra gömüleceğim yerin dahi evimin içinde olduğunu.. Seni güldürmek istiyorum sürekli. Fakat zorla attığın o büyük kahkahalardan değil, içten gelen küçük tebessümlerinden. Ev adresimi soranlara, gözlerini tarif ediyorum. İkametim, bakışlarındadır bilesin..

Gamzelerin diyorum, gülüşünün iki yanında meydana gelen mutluluk çukuru.. Bedenim; o çukurlara sığabilecek kadar küçük.Ve sana olan sevgim,kalbime sığmayacak kadar büyük.Paylaşalım lütfen..

Affet beni. Sana karşı bu duyguları yaşarken, yaşayamadığın aşkına saygısızlık ettiğim için.

Densizliğimi mazur gör. Sensizlikten oldu bunların hepsi. Sen gittin, hepsi geldi. Ama hiçbiri kapatmadı içimdeki yaralarını.

Ve uğraştıkça, mikrop kaptım.

Ben yalnız kalmaya, sensizken alıştım.. Alışkanlığımsın derdim ya hep sana.Yalan değildi.Sen,kazanabilmek için en çok çalıştığımsın..Kızma bana. Ve sakın yadırgama. Bunca zaman sonra yüzünü görmek, dikiş tutmayan yaraya neşter saplamak gibi.Bakışların delici ise,gözlerin en kesici alet..

Sevmiyorsan, öldür beni.Gamzelerindeki mutluluğa gömdür.. Ama lütfen, hor görme. Hayata karşı aldığım ilk olumsuz yanıtsın. Hakkında sorulanlara suskun kalacak kadar cevapsızım. Ki sen, yanıtsızlığımsın. İlk ret kararımsın. Senden sonra aldığım tekliflerde, kararsızlığımsın..

Affet beni. Sana karşı bu duyguları yaşarken, sana konuşma fırsatı vermediğim için.

Gitmen gerekiyordu. Asla sevmemen.. Çünkü biliyorum, sen de bilmiyorsun ihanet etmeyi. Bu yüzden, sevdiğinin yerine koymuyorsun beni. Haklısın sevgilim. Herkesin de söylediği gibi, birbirimize benziyoruz. İkimiz de ihanet etmiyoruz sevdiğimize. Biz, en şereflisiyiz bu Dünya’nın.

Affet beni. Sana karşı bu duyguları yaşarken,geçmişini düşüncelerimin arasında terlettiğim için..

Düşünemedim.Ve hiçbir zaman düşünmek istemedim seni,bir başkasının avuçlarında.Dudaklarının başka isimleri çağırırken yorulduğu dakikalarda,ismini dinlendirdim hep dilimin kenarında.Bu kadarını hiç düşünmedim.Başkasına ait olacağını ve onun için ölmek isteyeceğini. Seni ve sevgilini.. Aşkın bu tarafını göz önüne almadım hiç. Zira aşk buysa,düşüncesizliğimsin sen benim..

Affet beni. Sana karşı bu duyguları yaşarken, acımasız yüreğini su yüzüne çıkardığım için..

Kalbim,su yüzüne çıkan yüreğinin derinliklerine karışarak boğuldu..Hayatın zili çaldı ama sen,suni teneffüs için gelmedin bana.Yüreksizce,derinliklerine terk ettin beni.Kalpsiz yaşıyorum artık.Herkes,sana benzetiyor beni.Ve seninle kıyaslanmak,göğsüne başımı yaslamak gibi.. Anlıyorsun değil mi? Senin için kıyasıya edilen her mücadele,devrimidir yüreğimin.

Ki aşk,ihtilal ise; bağımsızlığımsın sen benim..

Yürümeyi öğrenişin, içimde kopacak kıyametin ilk alameti.

Ki sen, kopmayacak tek parçasısın içimin..

Bu yüzden,affetme beni.

Gözyaşı kurumamış bir odunum,
Cayır cayır yak beni.

Ve ben kor olayım,
sen bana kız..

 

Online dergiler Online dergiler