Kurusıkı

Aykut Purde tarafından yazıldı. Aktif .

 

Hayâtımız patlayan kurusıkılardan ibâret. Adı üstünde, kurusıkı; patlıyor, öldürmüyor. Canımızı acıtıyor, bâzen çok acıtıyor, hayâl kırıklıkları, ayrılıklar, ölümler hep canımızı yakıyor; ama insan kurusıkıdan ölmüyor, hayat devâm ediyor.

Pat! İşte ilki patladı. Çok küçükken olur genelde ve kimi zaman kişiliğimizi tamâmen şekillendirecek kadar etkili olur hayâtımızda. Şehir değişikliği olabilir meselâ, bu tip bir değişiklikten en çok etkilenen en küçüklerdir. Âilemiz yanımızda olsa da o yaşta, doğup büyüdüğümüz evimiz, odamız ve hattâ yatağımız, hayâtımızın hiçbir döneminde olmadığı kadar önemli bir yere sâhib. Alıştığımız, kendimizi rahat hissettiğimiz bu ortamdan ayrılmak ilerleyen yaşlara nazaran çok daha zor. Kimisi bu ayrılığı kolay atlatırken kimisinde bu ilk ayrılığın etkisi ömür boyu hissedilir; ama zamanla alışırız, yeni taşındığımız şehri de severiz, yeni arkadaşlar edinir belki yeni yatağımıza daha çok alışır, daha çok severiz. Hayat devâm eder.

Pat! İşte bir tâne daha. Belki çok büyük bir hayâl kırıklığı bu seferki, köhnemiş bir eğitim sisteminin meyvesi olan sağlıksız bir üniversiteye giriş sınavı yaşatabilir bunu. Yıllar süren çaba, yapılan fedâkârlıklar, hebâ olan gençlik uğruna girilen bu sınavda hedefe ulaşmayı ümîd ediyor, hedeflediğimiz üniversitede hayâl ettiğimiz eğitimi almak istiyoruz; yıllar süren eğitimin 3 saatlik bir sınava sığdırıldığı bu sistem çoğumuzu yeniyor, hayâllerimizi yıkıyor. Hattâ bâzen hedeflediğimiz üniversiteyi kazansak dahayâlini kurduğumuz eğitimi alamıyoruz. Kimimiz bir sene daha çalışıp şansını yeniden denerken kimimiz hayâllerimizden vazgeçerek kendimize başka bir yol çiziyoruz; ama bir şekilde yaşamaya devâm ediyoruz, hayâlimizden çok daha farklı bir meslekte ve kimbilir belki de çok daha dolgun bir maaşla. Hayat yine devâm ediyor.

Pat! Ve bir tâne daha. En gerçek, en kaçınılmaz olanı bu belki de; ölüm. Öyle yeni şehre alışmak gibi, başka bir meslek yapmak gibi çözümlerimiz olamıyor. Ölüm bizden birini aldığında onun yerine başkasını koyamıyoruz. Bu kayıp âileden biri olduğunda, bir anne bir baba olduğunda etkisi çok da büyük oluyor. Onlar olmadan hayâtım nasıl olurdu düşünemiyorum bile. Onlar olmadan hayâtın tadı, yaşamanın bir anlamı kalmaz; ama buna bile göğüs geriyoruz, kendimiz için değil bu göğüs geriş, mecbûriyetten yapıyoruz. Geride kalanlara destek olmak için güçlü görünmeye çalışıyoruz, kendi âilemizi için ayakta duruyoruz. Hayat, artık anlamını yitirmiş olsa da, devâm ediyor. 

Pat! Bu diğerlerinden çok farklı. Bu da yara açıyor; ama bu yara ömür boyu kanıyor. Ve öyle bir acı ki bu insanın hoşuna gidiyor. Aşk. Kalbe bir kez düştü mü hayâtımızın vazgeçilmezi oluyor. Nesnesi hep değişiyor çoğumuz için, farklı farklı insanlara âşık oluyor; ama aşk hep bâkî kalıyor, aşksız olmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Diğerlerinden farkı da burada aşkın, diğerlerinde acımızı dindirmek dertlerimizi unutmak için elimizden geleni yapıyoruz. Konu aşka gelince aşka geliyoruz, aşktan gelen her türlü acı bile bize garip bir haz veriyor, Unutmak, âşığın en büyük kâbusu oluyor. Belki de bu yüzden âşık olmak anlık bir meseleyken aşkı anlamaya ömür yetmiyor. 

Her şey unutuluyor, her acı zamanla hafifliyor; ama aşksız olmuyor. Âşık olmayan insan başka hiçbir derdi olmasa da hayattan haz alamıyor. Aşk yoksa hayat da devâm etmiyor.

Bu yazının editöre verildiği 10 Şubat günü benim için çok önemli bir gün. Hayâtımın tamâmen değiştiği gün olmasının yanı sıra 2.Abdülhamid’in ölüm yıldönümü. Siz de duâlarınızı esirgemeyin, gerekli gereksiz herkesi anıyoruz, onu anmayalım, onun bizden tek beklediği bir Fâtihâ. Mekânın cennet olsun Ulu Hâkan!

Yazar Hakkında

Aykut Purde

Aykut Purde

Online dergiler Online dergiler