İhtiyar Bakış

Hüseyin Emre Sezgin tarafından yazıldı. Aktif .

 

“Bu yazıda anlatılanların hepsi gerçektir, fakat henüz hiçbiri cereyan etmemiştir.”

Uzun uzun yıllardan sonra, ama aynı galakside; yeni bir ülke serpilmiştir.

Afili Filintalar yönetime el koymuş, “Ne mutlu Türküm diyene” sözlerinin yerini “veritas vos liberabit”ler almıştır. Bu şanlı ihtilâlin parolasıysa “Yetmiyor akvaryumdan terfi etmek”tir. 

“Muhalefet vitamini ve ham devlet sırlarını anestezi kokteyliyle yutan ham liberaller şans getirsin diye mi tükürdüler paspasa?!” soruları ideal bir yönetimi kurmuştur gökkubbemiz altında. 

Liderleri, ölülerin uykusundan daha ağır bir yükten sırtı kamburlaşan aksakallar...

Toplum ideal kıvamına gelmiştir, elimizi sallasak elli tane bireysel kurtuluş savaşı gazisine çarpmaktadır. Organize olan zenginler gururlu fakirlere karşı planlı bir soykırıma girişmiştir mesela.

Okullarda ölülere su içirmekte zorlanan zevat, sonunda akıllanıp hastaları tedaviye yönelmiştir.

İzahatın bu kadarı kâfi, gerisi bir taze merak olarak bir köşede kalsın.

O dönemden sökülen bir tarih kitabında –hani önsözünde sadece “demem o ki her şey hep takdir-i ilahi” yazanlardan- memleketin ahvaline ilişkin birkaç kırıntı çarptı gözüme...

Güneş gözlüklerinizi takın, yansıyan ışık gözünüzü alacak;

“...Bizim İsa’nın çocukluğundan 2000 yıl kadar sonra

Yeni bir fildişi kule yeşerdi gök kuşak topraklarında

Hala mavi matem oralarda..

İranik kısmını atlarsak, Anadolu insanları bunun bilincinde değildi

İronik... Dut yemiş bülbül devrimi!

Üzerine kütükler devrilmiş 80 yılın, günbatımı yaratığı: Yarı opak kaos,

Darbelerin yeşerttiği sancağın liberal demokratlaşması ve atılı batılılaştırması ile

Küllerinden doğan banka kuşlarının kötü niyetli iyi çalışmalarıyla duruldu

Bir yıldız kayması kadar anlık bir sanat.. Sevgililer konjonktürelleşti, Dörde kadar yolu yoktu artık resmilerin

Yine de mesai 9’da başlar 5’te biterdi.

Geri geri emeklemeye korteksten mahkum solaklar ise

Akça pakça bir perinin değneğinde balkabaklaştı

İyi ağaçlar sağ’nak yağmurlara binip gittilerse de

Geride ot da olsa iyi olanlar kaldı

Ha bir de; tarihe tanık olamayan gafiller genelde sanık oldu

Şahit yazılmaktansa kurtulan olmadı...”

Dün hep vardır, yarınınsa adı var...

Kişisel not; “Don’t shoot the translator”

Online dergiler Online dergiler