Orjinalleşirken Sıradanlaşmak

Tolga Gündoğan tarafından yazıldı. Aktif .

 

 

 

Sokaklara çıktığımızda nerede olduğumuza dair yanılgılar yaşayabiliyoruz.

İnsan diyor bu gençlik nereye gidiyor?Gençliğin bir yere gittiği yok. Maşallah dünyayı ayağımıza getirmişler. Hem de ne getirme… Ne gelen sağlam kalmış ne de üstüne getirdikleri…

Küreselleşme denilen bir kavramın eşliğinde; bilinçsizce eski-yeni sentezi yapar gibi yapılmış ya da daha bilinçsiz olarak iktibas yoluna gidilmiş veortaya tam bir fiyasko çıkmış. Bir şeye uydurmaya gerek yokken ya kılıf bulunmuş mahalle baskısı olmasın diye -tabii ki var- ya da kelime çok cafcaflı gelmiş.

Ne de olsa yeni gelmeye çalışan bir dikkat çekme kültürü. 

Aslında gençler çok büyük oranda hatalı sayılmaz. Toplumun doğurduğu doğal bir olaydır. Küçüklükten itibaren hep çocuklar farklı olmaya zorlanmış;çünkü çocuğumuz kimseye benzemesin anlayışı mevcut.

“Benim çocuğum en iyisi olmalı herkes tarafından bilinmeli ve en önemlisi benim tatmin kaynağım olmalı tabiî ki. İki kişi bir araya gelince övünecek bir meselem olsun boşuna mı büyüttük. Biz de imkan yoktu yapamadık ona her şeyi sağladık yapsın.” mantığıyla büyütülmeye çalışılmış ve hep en iyisi olmaya zorlanmış bir nesil. 

Çok iyi sonuçlar doğurmamasına rağmen hiç vazgeçilen bir mantık olamamış ve bu dayatmaların mağduru küçük bireyler toplumdan dışlanmış, hor görülmüş olarak aynı vasıflara sahip bir üst nesil olma yolunda ilerler vaziyetteler.

Kim bilir onlardan olacak nesil nasıl olur daha muallâkta ama çok iç açıcı bir nesil olmayacağı kuvvetle muhtemel. Zaruri olarak ufakta olsa kendi topluluklarını oluşturma çabası içine girmişler ki yok olmasınlar. 

Zaten değişik tarzlarından hal ve hareketlerinden ötürü toplumda yer bulamayacakları da aşikârdır.

Ebeveynlerinin istedikleri bireyler haline gelemeyince, doğal olarak hiç kimse en iyi olamaz hatta hiç kimse iyi bile olamaz. 

Bilinçaltına işlenen farklılaşma düşüncesiyle hakikaten farklı olmuşlar. Ama ne farklılık!

Çoğu bu çaba içinde olduğundan hiçbirinin birbirinden farkı kalmamış. Sadece kafa olarak diğerlerinden farklı kalmışlar. Onların farklılığı da giyim kuşamdır, saçtır vs… Asıl farklılık ise farklılık çabası içinde olmayanlarda kalmış. 

 Orijinalleşme kültürü oluşuyor. Bence orijinallik sadelikte kaldı. Zaten öyle bir ortalık lafı olmuş ki herkesin ağzında şu orijinal. Zaten Türkçeye zarar ziyan…

Belki gurur duyuyordur çevresi içinde orijinal olarak nitelenenler. Ego tatmini midir? Kimisine göre. 

Peki, orijinal olmaya çalışırken neler kaybedildiğinin farkında mıyız? Hiç zannetmiyorum.

Bu düşünülerek yapılan davranışlarla değil daha çok içten gelen isteme duygusuyla alakalı. Bu da daha asi ve keskin yapıyor bireyleri. 

Önü alınmaz yanlışlar çok radikal bir biçimde devam ediyor. 

Gençleri girdikleri yanlış yoldan döndürmek ise tamamen büyüklere düşüyor. Yapılan yanlış değil aslında ama bilinçsizce inat uğruna yapılınca doğru kısmı bulunamıyor. Yoksa başka kültürlerle sentez yapmak hiç kötü bir şey değil. Milletler arası dostluğa bile faydası olur. Ama hem bilmeden alıp bir de bizimkinin üstüne yamarsak saçma sapan bir durum meydana geliyor.

Kimse anlamıyor ne olduğunu. Bir ortada kalmışlık ne oradan ne buradan…

Bu bir de özgürlükle birleşince çık işin içinden çıkabilirsen. Bence yanlış yorumlanan bir özgürlük durumu daha da kötüye götürüyor. ‘Büyük’ baskı yapıyor, e ‘küçük’te kendini özgür kabul ederek boyun eğmiyor…

İki ardışık nesil çarpışıyor.

Bu yakın bir gelecekte kültür yok olumuna sebebiyet verecektir.

Ne dışlayana yarıyor ne dışlanana. Farkında mıyız? Tabiî ki hayır…

Tabii ki değişik kültürlerden besleneceğiz ama kendi kültürümüzü de ikinci plana atmayacağız -çok klişe olmasına rağmen yine yazılıyor-.

Dayatma kültürlerle bir yere varılamayacağı çok alenidir ve sadece bizi başlangıca götürür hatta daha da kötüsü başlangıçtan geriye de gidebiliriz.

Büyüklerin küçüklere anlayışla yaklaşması gereklidir. Büyükler onları ne özgürlük çabası içine sokacak ne de orijinal olmaya itecek gereksiz tavırlardan kaçınıp, olduğu gibi kabul etme anlayışına geçmelidir bir an önce.

 Zaten insan kendiliğinden özgürdür ve orijinaldir.

Parmak izinden de anlayacağımız gibi hepimiz farklıyız.

Büyükler küçükleri böyle davranmaya itmeyecek ki küçükler de davranmasın. Aksi halde böyle davranışlar çok doğal çünkü onlar kocaman bir tecrübesizliğe sahipler.

Ortada yozlaşan bir nesil yoktur yozlaştırılan bir nesil vardır. Gençliğe de özenti denmesine hiç katılmıyorum çünkü onlar düpedüz özendiriliyorlar. Yani kötüye özendirilmiş gençlik ya da yanlışa…

Sayılamayacak kadar çoklukta bu yozlaşmaya sebep olacak etkenler… Kimse bunun önüne geçmiyorsa suç mağdur olan küçüğün mü olacak? Onu mu mahkûm edeceğiz?

Onlar da bir üst neslin ürünleri sonuçta. Kimse çocuğunu yargılarken kendini düşünmüyor.

”Armut dibine düşer.” diye bir laf vardır. Önce kendilerine bakmalı büyükler ve sonra yargılamalı yanlış yapan evladını. Kimsenin; kimsenin tecrübesine de ihtiyacı yok. Bence tecrübe kazanılacak yollardan herkes geçmek ister. Yani başkasının tecrübesinden bana ne…

Ki kesin bir durum da yok ortada ampirik bir durum. Bırakın gençleri onlarda büyüsün.

Sözünüzden çıkmazlarsa ne kadar büyüyebilirler ki?

Yazar Hakkında

Tolga Gündoğan

Online dergiler Online dergiler