Yazıyorum; Öyleyse Varım

Said Doğrul tarafından yazıldı. Aktif .

Çeperi çiğnenmemiş, derisi dişlenmemiş mefkûreler volta atar muhayyilenin karanlık koridorlarında. Kalemin ucuna konmadıkça hamlaşır, hamuru yoğrulmadıkça hasifleşir. Dudaklara değmeyip, deftere dokunmadığında, dökülür şuurun soğuk sularına; boğulur dibi görünmeyen unutkanlık denizinde veya kaybolur umarsızlığın dehlizinde. 

Yazmak, bir cankurtaran; derine dalmış düşüncelere nefes aldıran bir oksijen tüpü.

***

Kült kabul edilmesine karşın, izlerken beni kadrajının donukluğunda yoran ve senaryosunun ahesteliğinde sıkan Memento isimli film, muazzam bir fikrin üstüne inşa edilmişti.

Kurguda yer alan bağlantıların karmaşık labirentinde yavan ve yavaş bir kamera açısıyla iz sürmek, ağzımın esneme payına hatırı sayılır bir genişlik kazandırsa da; hikâyenin orijinalliği zihnimde saklambaç oynayıp uykumu açıyordu.

Uzun süreli hafızasını sarsıcı bir hadise yüzünden kaybeden ve kısa bir zaman öncesinde bile ne yaptığını hatırlayamayan ana karakter, aynı döngüde unutkanlık yaşayan belleği için notlar hazırlıyordu.

Aynı hatayı tekrarlamamak, tanıdıklarıyla yeniden tanışmamak ve günlük rutinine ilişkin hayatî bir detayı atlamamak için kendisine postaladığı bu ipuçlarını, başrol Lenny’nin beynine dökülen benzine benzetmiştim.

Yaşanan ‘an’ı, anıya dönüştürüp ahirinde anımsamak, benim için de o denli kolay değil; Lenny kadar balık hafızalı sayılmasam da, pek Omega 3 tükettiğim söylenemez.

Hatırlanası hatıraların heder olması, ıslak fayansa çorapla basmaktan daha acı…

Kalem ise tarihin tarlasının, kargalar tarafından talan edilmesini engelleyen bir korkuluk.

Hayatı kaçırdığınızı mı hissediyorsunuz? Yaşamın yakasından yakalayamıyor musunuz?

Yarın bir kırtasiyeye uğrayın.

Zeminine oturmayan zamanın, an be an akan çeşmesi doyurmuyor mu susuzluğunuzu? Sürenin seyyalliğinde setroldukça suskunlaşmıyor mu sayfalar?

Alacağınız defteri, ruhunuzun satır aralarında seyahate çıkarın: Bir yarenin yürek ısıtan elleri, bir dostun doyumsuz sohbeti, bir annenin özlem dolu sözleri, bir babanın masmavi gözleri…

Kaleminizi baston yapıp yürüyün karihanızın kaldırımında; çiçek açsın hayal ağacınız, kelimeler filizlensin dallarında; fikirleriniz asılsın sözcüklerin solmayan yapraklarına.

Yazıyor musunuz? Öyleyse varsınız.

Yazar Hakkında

Said Doğrul

Said Doğrul

İlk ve orta öğrenimini, gözünü açtığı şehirde tamamladı. Hukuk okumak üzere Bursa akvaryumundan İstanbul deryasına kulaç attı. Bir müddet tiyatro ile oyalandı, üç-beş kısa filmimsi çekti. İstanbul Üniversitesi Kamu Hukuku yüksek lisans programında temaşager, aynı kurumda Sosyoloji lisans talebesi. Sıfat değil, eylem olarak ‘yazar’lığını, editörlüğünü de yaptığı Fikir Adası e-dergisinin yanı sıra, sair süreli yayınlarda sürdürüyor. Şu an ise uzak ülkelerde, davulun sesinin geldiği yeri bulmaya çalışıyor. İleride cennetlik olmak istiyor.

 

Kafa Kâğıdı:       |  

Online dergiler Online dergiler