Ulu Hakan Sultan 2. Abdülhamid | Agah Çetinkaya

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

ULU HAKAN SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN

Olsun bugün surûr ile pirâye kâinât

Dolsun bugün hubur-ı saadetle ses cihât

Zirâ bu günde verdi o sâh-ı melek-sıfât

Rûh-i futûh-i saltanata tâze bir hayât

Yâ Rabbi hasre dek yaşasın Padişahımız.

Bu satırlar Cumhuriyet'in ilk nesil aydınlarından Yahya Kemal'in daha sonraları dönemin popülaritesi olan Abdülhamid düşmanlığına kapılmadan önce, Sultan’ın tahta çıkısının 25. yıl dönümünde, 1902'de, kaleminden dökülen, daha sonraları örtbas etmeye çalışacağı methiyeden alıntıdır. Fakat bu satırların üzerinden henüz bir yıl sonra ve biz Sultan’ın baskısından dolayı ve Sultan aleyhinde özgürce yazılar yazmak uğruna Paris'e kaçtığını ifade eden Yahya Kemal'le karsılaşıyoruz. Babasız kalan bir gencin nedametleri gibi gec farkettigi bu yanlısın cerîhalarini ömründen yarim asır geçtikten sonra "Her Gece Benimsin" adli romanında sarmaya çalıştığını göreceğiz.

O Ulu Hakan ki anlaşılması, yarim asırlık bir sure zarfının geçmesini gerektirecek kadar esrarengizdi.

Peki kimdi Sultan II. Abdulhamid? Neden istemediler onu?

Sultan II. Abdulhamid usta bir marangozdu. Bos zamanlarında is tulumunu giyer ve atölyesinde kendini kaybeder; masa, sehpa, konsol vs. yapardı. Ayni zamanda Sultan’ın edebî ve kültürel yönü de göz kamaştırır. O bir polisiye roman tutkunuydu. 2 ile 5 bin arasında olduğu rivayet edilen bir polisiye roman koleksiyonu vardı. Özellikle Canon Doyle'un Sherlock Holmes serisine olan merakını görüyoruz. Yatmadan önce bunlardan bir bolum okutarak dinler ve öyle uyurdu. Kendi sahsına özel olarak 505 roman çevirtmiştir.(1) Yabancı yazarlardan ayrıca Victor Hugo'ya hayranlığı vardı. Onun bu ilgisi dönemini de etkilemiş, öyle ki olduğu yıl Hugo'nun Türk basınında tavan yaptığı yıl olmuş ve olumunun üstüne edebiyatımızda ilk defa bir yabancı yazara yazılan iki tane mersiye yayımlanmıştır. Sultan Abdulhamid, bu dev yazarın olumunun üzerine ailesine çektiği taziye telgraf, 3 Haziran 1885'teki Tarik gazetesinde yayımlanmıştır.

Fotoğrafçılığa meraklı bir padişahtı o. Bu merakını fotoğraf ustalarına imparatorluk içinde çekilmesi gereken kurumları tespit ederek verdiği özel siparişten anlıyoruz. Onun bu fotoğraf koleksiyonunu bakin Yazar Mustafa Armağan nasıl yorumluyor: "Batmakta olan günesin gurup vakti kuyruğundaki bütün ihtişamı renk renk dünyaya göndermesi gibi bir duygu kaplıyor insani". ayrıca ABD Kongre Kitaplığı’na hediye ettiği 36 adet fotoğraf albümünü merak edenler 'http://lcweb2.lob.gov//PPP/ahiiabt.html' sitesinde bunlara ulaşabilirler.

Döneminin siyasî arenasına baktığımızda Sultan’ın siyasî dehasını hazmedemeyenler, karışıklık çıkarmak isteyenlerin varlığını her zaman olduğu gibi görüyoruz. Bunlarda biri de doğuda yeni bir Ermeni Devleti kurma girişimiyle ortalığı karıştırmak isteyen suikastçı Jorris'in suikast planıdır. Olay 21 Temmuz 1905'te Yıldız Camii'nde vuku buluyor. Sultan cuma selamlığına çıkmak üzere iken donemin Şeyhülislamı Cemaleddin Efendi'yle yaptığıayaküstü konumsa, avluya çıkısını bir anlık geciktirmiş ve Jorris'in kurduğu düzeneğin erken patlamasına yol açmış ve Padişah kil payı kurtulmuştur. Bunun üzerine dürüstlük ve vatanseverliği özellikler her fırsatta gözümüze sokulan sair Tevfik Fikret, Yıldız suikastının hedefine ulaşamayışına fazla içerlemiş ve yazdığı "Bir lahza-i teehhür" (Bir anlık gecikme) adli şiirinde suikastçı Jorris'i "sanlı avcı", kendi padişahini ise alçak ve zalim olarak göstermiştir.(2)

Sultan II.Abdulhamid, devrini gerek siyasî gerek idarî alanda çok büyük icraatlarla kapadı. Ve fiilen onunla beraber altı yüz yıllık bir tarih sona erdi. Onun yokluğunda oluşan iktidar boşluğunu daha sonraları zamanın Ittihadcilari dahi inkar etmek zorunda kalacaklardır. Onu "faşist, bağnaz" gibi yaftalara sokarak tartmaya çalışan, yabancı kaynaklarca bilenen bilinçler, meselenin ferasetini anlayamayacaklardır.

O son halife, son direnişçi, son imparatordu! O gerçek Çanakkale'mizdi. Baki aleme intikal etti ama arkasında büyük dersler çıkarılacak bir omur bıraktı bizlere. Ustan Necip Fazıl’ın Ulu Hakan II.Abdulhamid Han kitabında belirttiği gibi "Abdulhamid'i anlamak herzeyi anlamak olacaktır." Biz onu böyle yorumlarken bakin o bize ne soyluyor ve kurtuluşu nerede gösteriyor:

"Yatağından tasan bir nehre benziyoruz… Biz hiç de can çekişen bir millet değiliz. Canlı, kuvvetli bir milletiz. Bizi zinde tutabilecek yegâne kuvvet, Islamiyettir."

Bizden selâm aylan Sultan Resâd'a

Kınalı beşikler kaldı kösede

Sultan Hamim gerek asker yabada

O da hal edildi devrana bakin.

Mekanı pür nur olsun…

 Agâh Çetinkaya

Dipnotlar:

(1) II. Abdulhamid'in çevirttiği polisiye romanlar, Müteferrika, Şayi:28, Kis2005-2, s.25-34 

(2) Bkz. Tevfik Fikret "Bir lahza-i teehhür"

 

Paylaş


     Agah Çetinkaya’nın Eski Yazıları

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler