Barış, insanların birbirlerine karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile bakabilmesidir.

Devletler ya da kişiler arasında yaşanan çıkar çatışmalarının sona erdiğinin beyan edilmesi bir barış değildir. Zira çıkarlar zaman içinde değişebilir ve yapılan beyanların yerini tekrar çıkar çatışmaları alabilir. Asıl ve sonsuza kadar sürecek olan kişinin kendi içindeki barıştır. Kişinin, toplumla uyum içinde, kendi farklılıklarına ve diğer insanların farklılıklarına anlayış ve hoşgörü ile yaklaşmasıdır.

Alper Tanrıverdi

 

 

Savaşın kelimelerden, yüzlerden ve evlerden dünyaya yayıldığı, büyüdüğü ve yaşandığı dünyayla barışık olmak: sabah gözünü açtığında uykunun yokluk tarafından yaşamın varlık tarafına geçmek için duyulan pozitife yakın o his,barış.

Aynada kendine baktığında, çay demlerken bir bardak fazla koyarak, yolda yürürken gülümsediğin insanlarda. Ama bir yandan; bir algı ve vicdan meselesini yıkabilen güç politikaları meydana atıyor o çocukları, savaşın meydanına ve sonra barış gerektiği için savaşıyoruz ideolojileri, barış için savaşılan coğrafyalar. Ne gerek vardı tüm bunlara, soruyor insan, barış içerisindeki insan soruyor ve sorduğu yerde kalıyor çoğunlukla.

Ayça Ece Zarifoglu

 

 

Barış, bence kekeme tekerlemecilerin geliştirdiği dil cüzamından öteye gidemeyen bir kavram, bir kof ceviz.

Barış metaforunun başına çiçeklerden bir taç kondurup onu yürek fetişizmine dönüştürmeye, yükü insanlık olan bir geminin rotasını unutulmuş masal diyarına çevirmeye, piyangodan çıkan cephaneye minnet duymaya lüzum yok. Konu barış gibi 'ulvi değerlerimiz' olunca lafta o gonca ağızların lonca dayanışması sergilemesi de bir anlam taşımıyor.

Değerlerimizin bu çağdaki durumuna bakarsak,21. yüzyılın barışı; insanımızın çevresindeki ve zihnindeki kültürel ablukadan kurtulmasında yatıyor gibi. Bu minvalde; çağ ile barışık olabilen bir karşı duruş naifliğine ulaşsak kâfi şimdilik; gerisini ise 'şimdi uyuyalım da sabah çalışırız'.

Ayçe Ertekin

-

 

Barışı nasıl anlatmalı?

Böyle büyük ve soyut kelimelerin anlamlarını daraltmayı seviyoruz. Gurur var mesela bir de. Önüne koyulan garip sıfatlarla da bilinir, milli gurur gibi. İçindeki bütün farklılıklarıyla bize üstünde şarkılar, şiirler, masallar yazdırtan bu yarım yamalak coğrafyada barış denkleminin değişkenlerinden biri oldu gurur. Milli gurur.

Daha güzel değişkenler beklerdim oysa ben. Şimdi işin içinden çıkamıyoruz. Her kavrama yüklenen bütün anlamları gözden geçirmenin vakti geldi artık. Arkamıza dönüp, ilişkimizdeki sorun ne bakmanın. Ayrılmadan, kavga etmeden, konuşarak şöyle ağız tadıyla gurursuzca yaşamanın.

Fırsat kelimesini kullanmayı sevmem, modern ekonomiden bir armağandır çünkü kelime alışkanlıklarımıza; ama bu bir fırsat. Konuşmak kime zarar vermiş, bir düşün. Ölümü ve savaşı övenler eğer bunları senin için yaptıklarını söylüyorlarsa ortada mutlaka bir sorun vardır, düşün. Birine vurarak nasıl anlatabilirsin derdini, düşün. Tanışalım, konuşalım, barışalım. Çünkü halklar kardeş değil, sevgilidir. Bir düşün.

Burak Demiryakan

 

 

Kadayıf ve peynirin, kahve ile çikolatanın, ruh ve bedenin bir araya gelebilmesi barışın mümkün olduğunun delili. İşin sırrı dengeyi koruyup ahengi sağlayabilmekte!

Hilal Cirit

 

 

Barış, öteden beri süregelen hayat serüveninde, üzerinde bulunduğumuz yerküreyi biraz da olsa yaşanılır kılan yegâne simgedir. Yenilen yemeği damak tadımıza uydurmak amacıyla gereksinim duyduğumuz, dünya kazanına serpilen bir tutam tuzdur adeta. Araçtır barış, sonsuza kadar mutlu yaşayabilmek umuduyla yüreklere sıkılan bir fıs oda parfümüdür.

Küresel eksende, ezeli ve ebedi rakiplerin üst üste koydukları savaş özlü müptezel barışçıl mesajlar fezayı delmek üzere; lâkin politika, öz itibariyle Yunanca bir kelimedir ve “çok yüzlü” demektir. Cihanda devletler arasında yaşanan husumetler devam ettikçe, her devlet -yapılarından mütevellit- ‘daha fazla’yı istedikçe, “az çoktur” felsefesi toplumlarca benimsenmedikçe; insanlar için barış, anakronist bir yanılsamadan öteye geçemeyecektir.

Kerem Sivrikaya

 

Online dergiler Online dergiler