Kağıt Kalem ve Azab

Süleyman Kahraman tarafından yazıldı. Aktif .

 

Kalem ve kağıt derdini anlatmak için vardır.

Derdini dinleyecek, onunla hemdert olacak bir dosta sahip olmadığında anlayabilirsin ancak bunu.Izdırabın çekilmez olduğu hatta dolup taştığı, gözyaşına dönüştüğü anda sarılırsın kaleme.

Çünkü derdin zaten birine bir şey söyleyememendir; ancak kalem sen ne söylemek istersen onu yazar daha da ötesi ne sana itiraz eder ne hatanı yüzüne vurur ne dinlemekten sıkılır ne de söylediğinden çekinirsin ona karşı. Böyle olduğundan vazgeçilmezi olur kalem ve kağıt ızdırap çekenin. 

Duygular insanlar için vardır. Yeri gelir dolup taşar insanda ve de an gelir –hani derler ya ölü toprağı serpilmiş diye- ruhsuz olur hiçbir şey hissedemez. İnsan mısın yada ne mahluk olduğunun çıkmazına düşer adeta. Aslında her ikisi de insan içindir ama bunları yerli ve zamanlı yaşadığında. İşte böyle anlarda insan kendini anlatmak ister. Dertlidir çünkü yada aksine çok sevinçlidir. İnsan bu her ikisini de paylaşmak ister biriyle.  Derdini paylaşmak ister çünkü derman arayışı içindedir; sevincini paylaşır ziyadeleşsin diye. İşte her iki anıda paylaşabildiğidir insanın dostu. Paylaştığı ve derman bulduğudur, sevincini arttırdığıdır insanın dostu.

Öyle insan da vardır ki o insan ızdırap daha doğrusu azap içindedir. Daha doğrusu azap içindedir ızdırap değil. Çünkü ızdırap kutsal bir dava uğruna çekilen çilenin insanın vicdanında duyduğu acıdır. Ancak azap öyle değildir. Her ikisi de benzerdir ama aynı değildir. O yüzden biz günahlardan ötürü kabirde çekilen acıya kabir azabı diyoruz kabir ızdırabı değil.

İnsan vardır ki azap içre yaşar. Ona ne bir dost sözü tesir eder ne bir tabip tavsiyesi. Azaptır ki ona suküt ettirir her şeye karşı çünkü her şey onun için artık hiçbir şey olur. Ölüm dahi bir kurtuluş vesilesi görülür onun gözünde ve o dahi onun ruhunu acıtamaz acıtması gerektiği kadar. O artık dünyada bedenini taşımak zorunluluğunu yüklenmiş cesetten farksızdır. Çünkü o azap içredir. Azap!

Azap arapçada lezzet kelime kökünden gelir. Tat alan anlamına gelir ancak bu bir yemekten, bir içecekten aldığın tat değildir. Bu aşk acısının insanın ruhunda hasıl ettiği melankolik olma halidir. Böyle  bir insanının da hayatında artık ne duracağı yer vardır -nerde dursa orası dar gelir- ne elini tutacağı bir sevgilisi ne uğrana yaşayacağı veya ölebileceği bir davası ne de her şeyden öte bir kahramanı. Zaman onun için tamamen doldurulma zorunluluğu olmaktan ibarettir yani yaşaması bu zorunluluktan ibarettir. Böyle bir insanda yaşadığı bu duygusal buhranları tek bir dille dile getirebilir o da; kaderini kendi belirlediği kalem ve kağıt ile.

Zaten belli belirsiz bir çok sıkıtı içinde olan Azab kime anlatsın ki derdini? Birine anlatsan “boş ver takma kafana geçer.” der, ötekine anlatsa kendini anlatmaktan aciz görür kendini karşısındaki anlayamaz daha ötekine anlatmaya çalışsa dinlenemez muhatapsız kalır ortada. Onunda bu yüzden bir dostu yoktur kalem ve kağıttan gayrı. Bu böyleyken nasıl olsun ki? “Nerde dostan gelecek derdine derman?” der ve tek dostunu bulur böylece.

Azap içre olanın azab içre olan anlar ve bilmiyorum ki böyle bir dertten muzdarip biri yaşar mı bu devirde?  Bu yüzden asırlar öncesinde arar kendi gibisini ve de bulur. 

söylemek istesem gönüldekini
dilime dolanan ıstırap olur
yazsaydım derdimin ben bir tekini
ciltlere sığmayan bir kitap olur

 Azap içre olanın derdi ciltlere sığmaz. Bu dertten muzdarip olan birisi anlatsa anlatsa sayfalarca anlatır. Bu dertten muzdarip olan birisinde anlatsa anlatsa satırlarca anlatır sayfalardan anlamlı. Anlatır ama sesi kalemin mürekkebi muhatabıda kağıt olur. Onuda anlatır ama anlatılamaz olduğunu anlatmak için…

Yazar Hakkında

Süleyman Kahraman

Süleyman Kahraman

Doğum yeri, kaybedilen toprakların aziz hatıraları sayılacak topraklardır. Daha henüz emekleme safhasında iken Türkiye’ye adım atarak 21 sene T.C topraklarından ayrılmadı. Bir senelik Karl Marx Stadt’da eğitimine yama yaparak, makine mühendisi olma yolunda özgeçmişine bir parantez ekledi. İlkokul ve liseyi İstanbul’dan önceki başkentte, üniversiteyi ise sanayi göbeği Kocaeli’nde okudu. Birkaç deklanşör hamlesiyle fotoğraf işinde amatör, birkaç karalamayla da yazmakta…

 

Kafa Kâğıdı:    

 

 

Online dergiler Online dergiler