Bilinmeyenin Korkusu: İslamofobi

Esra Matur tarafından yazıldı. Aktif .

Bahsi geçtiğinde çok derin soluklu tartışmalara kapı aralayabilecek, sayısız türde yorum ve mülahazaya gebe olabilecek kadar çetrefilli; kimilerinin kanayan yarası, kimilerinin sahiden korkulu rüyası, kimi yarım akıllılarınsa popülaritelerini artırmak istedikleri farklı arenalarda kullandıkları propaganda aracı diyerek, İslamofobi’ye sözlük anlamı dışında yeni bir tanımlama getirebiliriz.

Ya da yeni bir bakış açısı demeliyim.

Birkaç ay önce İslamofobi'nin konu edindiği bir seminere katılmıştım. O seminerde tuttuğum notlar bir iki gün önce elime geçti, şöyle bir göz attım, bıraktım. Daha sonra bir dergide yine bu mevzu üzerine baya geniş çapta yer alan bir yazı gördüm. Okudum, düşündüm ve ben de bu yazımda son zamanların eğilim fobisi üzerine paylaşımda bulunmak istedim.

Yazımı; katıldığım seminerin içeriği ve katılımcıların çok değerli bulduğum yorumları üzerine şekillendirsem, zannediyorum yeterli ve yerinde olacak.

Konuşmacı arkadaşımız farklı din ve milliyetten insanların oluşturduğu bir dinleyici kitlesine hitap ettiğinden, belki de henüz "İslam”ı öğrenmeden islamofobia'yla tanışan yabancılar için seminerin biraz daha anlamlı olması adına zihinlerde "tanım"ından önce "fobisi" yerleşmiş bir dinin gerçekte ne olduğunu söyleyerek başladı.

İlerleyen dakikalarda dünya genelinde Müslümanların maruz kaldığı çirkin muameleler ve elbette terörist damgasından bahsedildi.

Ama benim asıl etkilendiğim anlar, seminer bitiminde konuşma hakkı isteyen insanların birbirinden değerli yorumlarını dinlediğim anlardı.

Müslüman olmadığını söyleyen İngiliz bir dinleyici, islamofobinin biz Müslümanların "suçu" olduğunu söyledi.

Bu kavramın yaygınlık kazanmasının sorumluları adına bir hesap kesilecekse eğer, büyük payın Müslümanlara ait olduğunu titreyen bir sesle tabiri caizse bağıra bağıra söyledi.

İlk anda neyi kastettiğini anlamadım.

Sonrasında iddialarına tek bir cümleyle açıklık getirdi.

"Biz bilmiyoruz!"

"Biz İslamı bilmiyoruz, Müslümancın gerçekte kim olduğunu bilmiyoruz. Bizim bunları öğrenmeye, sizi dinlemeye ihtiyacımız var."

Çok yürekten gelen sözlerdi bunlar.

Ve o, konuşmasını bitirip yerine geçtiğinde benim gözlerim dolmuştu.

Haklıydı... İslamofobi Müslümanların alet edildiği çirkin ama çok çirkin bir şeydi. Bundan en çok acı çeken yine Müslümanlardı. Ama bu sorun, kötü zihniyetli grupların bizi yaftaladığı "katil, terörist" söylemlerine sürekli karşı tepkiler vererek, onların haksız, iftiracı insanlar olduğunu söyleyerek çözülemezdi.

Artık "ne olmadığımızı değil, gerçekte ne olduğumuzu söyleme vakti"ydi.

Ben terörist değilim demek yerine, bak aslında ben buyum deme devriydi.

Özetle İngiliz arkadaşımız, bize tebliğ vazifemizi hatırlatıyordu.

İnsan, bilmediğinden korkarmış.

Hatta sakallarını kesmemekte direnen Sokrates'e niçin şunları kesmiyorsun diye sorulduğunda, O da benzer cevabı vermiş."Bilinmeyenden korkar insan. Sakallarımı kestiğimde neyle karşılaşacağımı bilmiyorum."

Aslı bilinmeyen öcü olmak istemiyorum ben de.

Bizi bilmeyi isteyen daha nice İngiliz, Fransız, Amerikalı varken; sırra kadem basmak istemiyorum.

Ve hepimize bu yolda muvaffakiyetler diliyorum.

Yazar Hakkında

Esra Matur

Esra Matur

1991 yılında, Üsküdar'da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi. Dört seneyi aşkın süredir Boğaziçi Yöneticiler vakfı (BYV) üyesi olan Matur, 2010 yılı itibariyle İBB Gençlik Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu'nda Avrupa ve Ortadoğu temelli sosyo-kültürel çalışmalarına devam ediyor. 

 

 

 

Kafa Kâğıdı:       

Online dergiler Online dergiler