Sonsuzluk Reçetesi

Süleyman Kahraman tarafından yazıldı. Aktif .

 

Bir toplumu inşa eden ve toplumun huzurlu bir şekilde devam etmesini sağlayan hasletler; yani duygular vardır. Bu duyguların varlığı toplumun kalıcı olmasını ve toplumda yaşaya bireylerin huzurlu bir hayat sürmelerini sağlar. Aksi duygularda mevcuttur. Bu fena diyebileceğimiz duyguların varlığı da o toplumu kaosa ve bir iç çatışmaya sürükler.

Toplum huzuru; birlikte yaşama kültürünün, bireysel olarak ne kadar iyi anlaşıldığına bağlıdır. Kişi yaptığı olumlu olumsuz her fiilin o topluma bir şeyler katacağının veya toplumdan bir şeyler götüreceğinin farkında olmalıdır. Bu farkındalık muasır medeniyet seviyesine ulaşmada önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum.

Yukarıda bahsetmek istediğim o “farkındalığı”  insana kazandıracak ve toplumun huzurlu bir şekilde yaşamasına olanak sağlayacak olumlu duygular içinden bence en önemlisi diğer gamlık, âlicenaplık ve bencil olmamadır. Bunlar benzer anlama gelmekle birlikte temelinde insan içinde bulunan “ego” yu, tabir-i diğerle “ene”yi yok etmeye bağlıdır. Kişi en önce “hep bana” diyen “ene” yi ortadan kaldırmak mecburiyetindedir. İnsan topluma faydalı olmak istiyorum diyorsa, atacağı ilk adım kendi içindeki bencilliği öldürmek olacaktır.

Bugün karşımıza çıkan birçok sorunun temeli insanın maddi duygulara tapınmasından gelmektedir. “Ben iyi isem gerisi beni ilgilendirmez.”  nevinden düşüncelerin temeli de bu maddi tapınma ve maneviyatta uzaklaşmadan kaynaklanır. Maneviyat ise bize “Mülk Allah’ındır o dilediğine verir, dilediğinden alır.“ diye emretmektedir. Ama bunu anlayabilmekte “ene”den doğan gurur ve kibri yenmek gerekir. Zira “ben yaptım, ben diktim, benim param…” diye sıralamanız ve mülkün sizden gitmesi ihtimalinden dolayı, her anı tedirgin yaşamanıza sebep olan şey ise; “mülkün tapusunun sizde olduğunu inanmanızdan kaynaklanmaktadır”.  Huzur için bu ben ile başlayan cümleleri ortadan kaldırmanız gerekir; dahası “nasip oldu” deyip; giderse de “eyvallah” çekmesini bilmeniz gerekmektedir.

Toplumsal hayata biraz geniş açıdan baktığımızda ise “ene” “komşun aç yatarsa beni enterese etmez” şeklinde bir hadis-i Nakutsi bildirir bize. Zira bencilliğin yarattığı bohemlikte olan bir insan, kendinin en rezil duyguları için çuvalla paralar saçabilirken, birine yardım eli atacağı zaman benlik hemen kancalar atar ona. Elini cebine atamama ve kefene cep diktirme inanışlarını da doğurur ayrıca. Bir zevk için on lira para verene; artık bir yardım için bir lira vermek çok gelir. Bir lirayı verince de her yerde söyleme gibi bozuk duygular doğurur. Bu da iki yüzlüğü doğurur. Bu iki yüzlülükte onun para için ne tip karakterlere bürünebileceğini gösterir. Sonuç olarak da paranın geçmediği bir yer olan o yerde tepetaklak cehenneme gider.

Sonuç olarak bencil bireylerin toplum için fayda sağlayamayacağı aşikârdır. Bunun temelinde “ene” den türemiş enaniyet, “ego” dan türemiş egoizm vardır. Ayrıca bu türlü sefil duygular insanı Allah’tan uzaklaştırır. Unutulmamalıdır ki iblis topraktan yaratılan insana secde etmediği için; yani enaniyetinden ötürü Rabbisine isyan etti. O yüzden “ben” ile başlayan ver gururunuzu okşayan cümlelerden ve fiillerden uzak durmak gerekmektedir.

Ene; sonsuz olana karşı bizim koyacağımız sınırı belirler. Biz ne kadar onu yok edebilirsek o sınır genişler. Yok etmemiz halinde ise mahiyetimizde bulunan ”sonsuza” erişiriz ve “En-el Hak” diyen zatların ne demek istediğini de ancak o zaman anlayabiliriz.

Saygılarımla…

Yazar Hakkında

Süleyman Kahraman

Süleyman Kahraman

Doğum yeri, kaybedilen toprakların aziz hatıraları sayılacak topraklardır. Daha henüz emekleme safhasında iken Türkiye’ye adım atarak 21 sene T.C topraklarından ayrılmadı. Bir senelik Karl Marx Stadt’da eğitimine yama yaparak, makine mühendisi olma yolunda özgeçmişine bir parantez ekledi. İlkokul ve liseyi İstanbul’dan önceki başkentte, üniversiteyi ise sanayi göbeği Kocaeli’nde okudu. Birkaç deklanşör hamlesiyle fotoğraf işinde amatör, birkaç karalamayla da yazmakta…

 

Kafa Kâğıdı:    

 

 

Online dergiler Online dergiler