Biraz Sükunet, Çokça İlim Gerek

Esra Matur tarafından yazıldı. Aktif .

 

Müslüman Kardeşler’le fiilî manada tanışıklığım 2010 senesine uzanıyor. Yani Mübarek’in kendisinin ve rejiminin dimdik ayakta olduğu ve mutlak otoritesine muhalefet edebilen tek örgütsel yapının İhvan olduğu bir dönemde, teşkilata mensup arkadaşlarla tanışma ve hareketin muhteviyatını öğrenme fırsatı elde etmiştim.

Zihnimdeki İhvan tanımı; o zamanların baskıcı rejimi altında devamlı zulme uğrayan mazlum muhafazakar müslüman topluluğu olarak yerleşmişti. Nitekim adaletten uzak suçlama ve yargılamalar, hapisler, ölümler zihnimdeki tanımlamayı doğrular nitelikteydi.

Ve seneler geçti...

Önce Arap Baharı geldi. 30 yıllık hükümranlığın ardından Mübarek gitti; Mısır reelde ilk demokratik seçimini yaptı ve Mohammed Morsi, İhvan’ı temsilen Mısır’ın seçimle gelen ilk cumhurbaşkanı oldu. Buraya kadar yaşanan süreç, averaj standartlardaki bir sosyal medya kullanıcısının takip edebileceği olaylar zinciri olsa gerek.

Bir adım ötesine geçildiğinde ise; sürece dair uzman görüşleri, sosyo politik analizler ve -benim çok da itimat edemediğim- siyasi parti mensuplarının değerlendirmeleri geliyor.

Türkiye; en ciddi meselelerde dahi, duygusallığının tesirinden çıkamayan insanların memleketi. Bu tanım yeni yetme muhafazar gençleri de kapsıyor, yıllanmış solcu zihinleri de, devrimci Türk & Kürt’ü de... Bundan mütevellit hangi mesele üzerine konuşulursa konuşulsun; âlâkadar olmak ya da olmamak, mevzu-bahsin takip edilen ideolojiye uygun olup olmamasıyla ilişkilendiriliyor. Bu çerçeveden bakıldığında; İhvan yönetiminin darbeyle indirilmesi siyasi bir gelişme olarak görülür, savunuculuğu ya da karşıt olma hali meseleye dair iç-dış parametreler göz önüne alınarak belirlenebilir. Bunlar düz mantıkla dahi bakıldığında kabul gören yaklaşımlardır. Ancak darbeyi takrîben gerçekleştirilen katliam “insanî” bir meseledir. İdeolojilerin kısıtlamalarından münezzeh, tamamen vicdanlara seslenen bir olaydır.

Mısır halkı Morsi yönetimine şikayetlerini haykırmak için Tahrir’e çıktığında, “yabancılar” olarak meseleye müdahil olmamamız gerektiğini savunmuştum. Benzer senaryolar birkaç hafta öncesinde Taksim’de yaşanmışken, “yabancı” basın ve yorumcuların olayı ne boyutlara taşıdığına daha yeni şahit olmuşken, Mısır’ın iç meselesini kendisi halletmesi gerektiğinde nettim. Hele ki İhvan’a yöneltilen şikayetlerin birçoğunu haklı bulurken, İhvan savunuculuğu yapmak doğru değildi. Ta ki, yönetimin darbe eliyle değiştirilmesi ve hemen arkasından vuku bulan katliamlara kadar...

Türkiye’yi duygusal bulmamdaki örnekler süreç takibini bir adım geriden yaptığınızda netlik kazanıyor. Gençlerin birçoğu İhvan’ı sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ve haber linklerinden tanıyor; kendilerine yakın buldukları siyasi parti ve grupların söylemlerine sarılıp ya muhafazakar İhvancı oluyor ya da ulusalcı söylemlerle darbeye destek veriyor.

Mevzuya hakimiyetleri “duyduklarından” ve onlara “söylenenlerden” ibaret. İstisnalar elbette mevcuttur; ancak kesin olan gerçek şu ki ilmimizle, bilgimizle değil; etkisinden kurtulamadığımız duygusallığımızla yargılar ve peşin hükümler verir olduk. İnsanlar “birey” olduklarının şuurunu kaybetmiş vaziyette; kitleleri oluşturan figuranlar edasında holiganlık yapar hale geldi.

İslamiyet’te hizmetin yolu anarşi ve terör değildir; nasihattir, irşattır. İhtiyaç duyulan; birbirimize sıklıkla bu hakikati hatırlatmak ve yıkıcı olmaktan ziyade yapıcı olmaktır.

Yazar Hakkında

Esra Matur

Esra Matur

1991 yılında, Üsküdar'da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi. Dört seneyi aşkın süredir Boğaziçi Yöneticiler vakfı (BYV) üyesi olan Matur, 2010 yılı itibariyle İBB Gençlik Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu'nda Avrupa ve Ortadoğu temelli sosyo-kültürel çalışmalarına devam ediyor. 

 

 

 

Kafa Kâğıdı:       

Online dergiler Online dergiler