Babam!.. Anam!... - Mehmet Kaplan | Deneme Tahtası - Şubat 2010

Administrator tarafından yazıldı. Aktif .

Babammm... Anammm!..

Avuçları ile çeşmelerden aldıkları suyu dudaklarımıza tutan…

Çocuk olduğumuz yıllar boyunca ellerinden kana kana su içtiğimiz

Onların avuçlarından Kevser gibi kuruyan dudaklarımıza ulaşan o su ki asla tadına doyamadığımız!

Avuçları nasır bağladığında ancak geçimimizi sağlayabilen!

Tarla ve bahçelerin hâkimi...

Her dem bizim için güçlü olduğuna inandığımız ve örnek aldığımız...

Avuçlarında, dünyayı bir yumruk gibi tuttuğunu sandığımız; bu dünyaya gelişimize vesile olan çadır direği babalarımız.

Avuçlarımızı göğe kaldırarak uzun ömürler dilediğimiz analarımız.

Onlar;

Babalarımız...

Annelerimiz...

Canımız babalarımız...

Sırdaşımız annelerimiz... 

***

Ebedî âleme yolladığımızda hüngür hüngür ağladığımız büyüklerimiz…

Eğer hâlâ hayatta iseler hiçbir sebeple kırmamamız gereken en değerli varlıklarımız...

Her gün, onların yani;

“Babam!.” diyerek boynuna sarıldığımız; “Anam!” diyerek dizine yaslandığımız o saygıdeğer büyüklerimizin günü olmalı!

“Babam sağ olsun!” diyerek kendilerine şımardığımız canlarımız.

Kalplerini asla ve asla kırmamamız gereken annelerimiz en kutsal varlıklardandır.

Anne ve babası bir şekilde kendinden kopanlar da saygıda kusur etmemeli bu büyüklerimize. Çünkü bazen küçükler de affedici bir konumda kalabilirler.

Ne demiş Yunus Emre;

“Kanı kan ile yumazlar

Kanı su ile yuyarlar…” 

***

Halen hayatta iseler eğer anne ve babalarımız; boyunlarına bir vesile sarılmamızdan başka bir seçeneğimiz olmamalı.

Sırf:

Sebeb-i vücudumuz olan bu mübarek değerlerimizi bir Anne veya Babalar Günü olunca mı hatırlayacağız?

Avrupaîler gibi...

Neymiş o öyle?

Anne ve Baba Günü gelince mi hediye alınan ve hatırlanan varlıklar olsun.?

Ne tuhaf…

Gerçekten başımıza taşlar yağacak.

Anne ve babasını hoş tutan..

“Her gün benim için Ana ve Babalar Günüdür!” diyenlerimiz varsa eğer bravo onlara.

Böyle evlâtlar her açıdan şanslı.

Çünkü;

Ahirette de eminim şanslı kullardır böylesi evlâtlar.

Ancak;

Kazara dünya malı için onları üzen varsa çok bahtsız olduklarını hemen düşünmeliler.

Her zaman bütün dünya kurban olsun onlara. Onlar olmayınca dünyanın tadı mı var sanki?

Kendisi baba olanlar ancak onların kıymetini bilebilirler… 

***

Köyün birinde bir gün:

Oğlu buz gibi bir havada köy evinin damına çıkıp karları temizlemeye başlamış.

Hava, çok soğuk; zemheri…

Babası damda ceket giymeden karları temizlemeye kalkışan oğluna;

-Evlâdım ceketini giy, hava çok soğuk, demiş.

Oğlu lâfa söze gelmeyince de, baba oğlunun yeni doğan kundak bebeğini evden alıp getirerek karların üstüne yavaşça koyuvermiş.

-Ba.. Ba.. Bab.. Baba..cığım yapma! deyivermiş damdaki oğlu.

-Ya.. ya bap.. bap.. yapıp durma!  demiş babası oğluna. Bu torunum yani senin çocuğun, senin için ne ise sen de benim için aynısısın çabuk giyiver ceketini, diyerek ceketi oğluna fırlatıvermiş.

Biz; çok şeyiz anne ve babalarımız için.

“Onlar da bizim için çok önemlidir” diyorsanız eğer işte size fırsat.

Herhangi bir hediyeye gerek de yok. Anne-babalarınıza Allah’ın verdiği en güzel hediye zaten sizlersiniz.

Şimdi bu yazı biter bitmez gidin; hemen elceğizlerini öpün, anne ve babanızın ve çok ciddî birisi olsalar bile boynuna sarılarak şöyle haykırın: 

“Canım anam! Biricik babam!”

 

Mehmet Kaplan

Paylaş


     Mehmet Kaplan’ın Eski Yazıları

Online dergiler Online dergiler