Neden Güngören - Aysel Serpil Görgün | Makaleler - Şubat & Mart 2012
NEDEN GÜNGÖREN
Ben küçükken baya sıskaydım
Olur da kazanırsam piştide
Bir fırt sigara verirdi dedem
Ondan ne zaman başladın diyenlere
Cevap vermeden önce bir düşünürüm
Eyvah ki piştide kaybetsem
Ganyan bayiinden tüyo alırdım
Ve hatırlamaya çalışıp babamın yüzünü
Sert bir yatağa çarpıp başımı, gece
Sabah fotoğrafa bakma ödülü verirdim
Tsubasaya âşık olan kendime
Vakabayaşiyle aldattım sonra onu rüyamda
Ve Vakabayaşiyi sevme kararı aldım
Vitrinlerin olduğu büyük salonda
Duvar kâğıtlarına yazı yazardım büyük salondaki
Kızamazlardı şaşırmaktan yazı yazdığıma
Bir de severlerdi beni eğlenceliydim galiba
Annem ananeni üzme demişti ve sakını eklemişti
Üzmemiştim ben de kural olarak aslında
Göz yakmayı engelleyen koruyucu formüllü
Küçük oyunlar bulmuştum akşamüstleri
Ganyancının yeşil suntasında yürürdüm
Oyununu bozardım yaşsız amcaların
Prenses sera mutlaka üç boy önden giderdi
Sinek 2 çıktığında dedeme göz kırpardım zekice
Aydoğan amca nargilenin ucuyla vururdu k.çıma
Ve sanırım dünyadaki en eğlenceli dayakları yedim
Yetmedi tabi iyi dayaklar da yedim ve alınmadım oyunlara
Apartman boşluğuna bakan mutfak camlarında
Film yorumları yapardık, pek de değişmedi dünya
Ben ne zaman babam diye dükkâna telefon etsem
Yetsin abi çıkardı ve ufaklık derdi tüm yakışıklılığıyla
Onun adı Yetsin idi ve bana Serpil diyorlardı
Fiil zeminli isimlerde ebeveyn zihniyetleri gördüm
Sevmedim yetsin abinin babasıyla annesini
Prematüre bebek olduğumu düşünüp
Takdir ettim bizimkileri kulak memesi kıvamında
Çok geçmedi, ölen teyzenin yadigârı olduğu anlaşıldı
Takdirlerimi geri aldım çok ezanlı bir İstanbul yatsısıydı
Çocuğumun adına bir ölüyü yerleştirmeyeceğime dair
Kendi vasıfsız tanrıma ahiretin en içten yeminini ettim
Çok fazla gitmezdim bana Aysel diyenlerin diyarına
Çok da fazla kabullenemedim Aysel diyenleri en başta
Sonraları çok değişti fikrim, değişti isim çarpıtma sebeplerim
Kavga etmek kahramanlık, mutlu olmak yordamlıydı küçükken
Ben küçüktüm ve en gâvur isimli alışveriş mağazasındaki
Her boydan beklentilerin en renklilerini gördüm
Aysel diyenlerin tarlalarını ve Serpilcilerin fabrikalarını
Karşılığı alınamayan onca emeğin boş bakışlarını
İflas etmiş en güçlü adamı gördüm iki metrekarelik köy odasında
Çok düşünürdüm yine de yaramaz zamanlardı en sevilen zamanlar
Çok fazla şey yapılmalıydı kimseye belli etme düsturunda
Dostları olmalıydı insanların
Dost sadece saklambaç oynayabildiklerinden başka bir şeydi
Bir yeteneğim varsa eğer kimselerin kimseye göstermediklerini görmemdi
Dost yeri geldiğinde sekerek sobelenirdi, yer neresiydi öğrenemedim
Annesi yoktu televizyonların ve ağlamak gelmiyor gibiydi içlerinden
Televizyon olmak çok kolaydı, kareydi televizyonlar
Telefon olmak zordu ama yollar uzundu bir de 400 kilometreyse
Hele ki prizle televizyon sehpası arasındaki mesafeye göre
Yollar uzundu ve şehirlerarası yol kenarlarındaki dinlenme tesislerinde anladım ki
Soğuktu en geceleri yollar, o yollarda nasıl uyunurdu?
Gezmeyi denemez ama gitmeyi çok sevdim çocukken
Kuyunun başında oynamaya çıkıp Bakırköy'e seyahat etmeyi
Mecidiyeköy'den Beykoz'a giden otobüslerin duraklarında
Balıkesir'e Bursa ve Çanakkale olmak üzere iki yol olduğunu
Tarlaları gösterip muavin abiye burası neresi diye sor
Hepsinden de öte caminin yukarısı derdi ananem sağlık ocağı günleri
Orası artık Güngören idi ve oraya gidilmezdi resen
Ben en çok oraya gittim ve artık başkalarından öğrenilecek bir şey kalmadığında
Sıkılmıştım da itiraf etmek gerekirse biraz ve kimsesiz okuyabildim
Bir şey biliyorum kimsede imkânsızı aramayın ama doğrular
Doğrular ve göreceler meselesi tuhaftı saçmayı keşfetmemiştim
Kaldığımız ev de Güngören idi gerçekte ve bütün kabuller yalandı
Onca gün Güngören'e değil caminin yukarısına yürümüştüm
Doğduğumu saymayın, değil orası ama orda her şeyi gördüm
Korkmayınca güzeldi güzel Güngören'de çocuk büyüttüm
Aysel Serpil Görgün
Paylaş
Aysel Serpil Görgün’ün Eski Yazıları