Barış Özel Dosyası | Ezgi Yıldız

Barış Özel Dosyası tarafından yazıldı. Aktif .

 

Doğa’nın özünde hangisi var diye düşünüyorum nicedir. Savaş mı barış mı? Sadakat mi, ihanet mi? Hayatta kalmak için birbirini yok etmeye çalışan canlı türleri. Ama yine hayatta kalmak için birbirine muhtaç olan canlı ırkları. İnsanoğlu da hayatta kalmak için, yok ediyor, talan ediyor hem de haddinden fazla. Ama bu evrende daha fazla nefes alabilmek için kendi kendisiyle ve gerçekliğiyle barışması gerekiyor önce insanlığın.

Yüce Yaratıcının verdiği en büyük mükâfatlarından birine sahip üstelik: Akıl.. Vicdan, merhamet, sevgi, sağduyu... Hepsi sussa akıl yine buyurmaya devam eder. Sınırları yeryüzüne serpiştiren de insanoğlu, ırklara bölen sonra adlandıran, birbirinden farklı yüzlerce dili oluşturan da, doğayı keşfetmesiyle teninin rengini fark edip bunu meziyet sanan ve bir başka ayrıştırma kategorisi oluşturan da insanoğlu. Ve evrendeki diğer hiçbir canlıda düşünme yetisi bulunmamasına rağmen şiddeti yalnızca hayatta kalmak için kullanırken canlı türleri; insan aidiyetinde var olan şiddeti akılla bileyip vicdaninin dilini kesmekle başladı ise.

Var edemeyeceğini anladığı andan itibaren de yok etmeyi seçti insanoğlu. Merhameti, sevgisi, inancı savaş teknolojisi üretmek için yönlendirilmiş akılların zehirlerine hedef oldu. Doğada asıl savaşı "aklı" olan canlı çıkardı!

Barış yalnızca halkların birleşmesi ve sınırların unutulması değil, insanin içindeki cenneti, özünde sahip olduğu iyiyi yeniden keşfedebilmesi anlamına geliyor yani. Modern söylemin aksine insanoğlunun içinde masumiyetin hüküm sürebileceğine inanlardanım. Hayli düşük zekâ seviyesinin ürünü olabilecek bir ideolojinin, yani faşizmin hayli yüksek zekâ seviyesine sahip insanlarca idare edilmesiyle, yok edilmesi oldukça güç bir miras kaldı bugüne: Farklılıkların kanatılması, farklıların yok edilmesi! Savaşın getirdiği ganimet arttıkça, barışın o büyüsü bozuldu. İnsan kazandıklarıyla öyle meşgul oldu ki kaybettiklerini unuttu. Toprakları satın alabileceğini düşündü, sonra havayı. Kimin ne kadar nefes alabileceğine kendisinin karar vereceğine inandı. Egosunun büyüsüne öyle kapıldı ki, yaratamadı öyleyse yok etti.

Bunun için de bir dizi bahane sıraladı kendine, birkaç kelime uydurdu sınırlara isim verdi. Türkiye dedi, Amerika dedi. Sonra halkları sembolize etti Kürt dedi, Arap dedi. Aklına din bazında ayrıştırmak geldi, Sünni-Alevi dedi, Müslüman-Hıristiyan dedi. Yetmedi teninin renginden bile fark uydurdu: siyah olanı ezerim, ben üstünüm dedi. Farklı dili öğrenene şans vermedi. Aslında tek bir amacın eseri bu ayrılıklar; daha fazla savaş, daha fazla ganimet. Kabul edelim insanoğlunun ürettiği en akılsız(!) icat savaştır. Oysa bir insanin bir insani sevmesi için bir nedene ihtiyacı olmamalı, sevmemesi için olmalı. İnsan yolda olduğunu ve yolcu olduğunu unutmadan yaşamalı, gözyaşının her canlıda tek renk, acının her canlı için aynı his olduğunu anlamalı. Barış, aklin eseri olmalı. Sahip olduğumuz vicdanlarımızı, yüreklerimizi kanatmadan yaşamalıyız. Ve halklar arasında barısı sağlamak, insanın doğayla ve gerçekliğiyle barışabilmesinin de tek umududur.

Ezgi Yıldız

 

Online dergiler Online dergiler